Ot ve samanların arasına karışan naylon iplere dolanan yavru leylek, doğa severlerin müdahalesi ile kurtarılarak özgürlüğüne kavuştu
Söke’nin Serçin Köyü’nde leyleklerin yuva yaparken topladığı ot ve samanların arasına karışan naylon iplere dolanan yavru, muhtarın dikkati sayesinde hayata döndürüldü. Köydeki tek leylek yuvasındaki bir yavrunun günlerce yerinden kımıldamadığını gören muhtar Mustafa Çay, Eko Sistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği’nden (EKODOSD) yardım istedi. Olay yerine gelen EKODOSD gönüllüleri, yavru leyleği zorunlu esaretinden kurtarıp özgürlüğüne kavuştururken, yuvadaki plastik atıkları temizledi.
Sosyal Medya hesabından kurtarma operasyonuna yer veren EKODOSD, doğaya gelişigüzel atılan plastik atıkların neden olduğu tehlikelere dikkat çekti. Söz konusu atıkların her yıl fazlalaştığına dikkat çekilen paylaşımda örnek olay ve muhtemel sonuçları şöyle ifade edildi:
“Yaz göçmeni leylekler ülkemize gelerek üremelerini gerçekleştirdi. Yumurtadan çıkan yavrular büyümeye başladı. Yavruların en sıkıntılı günleri de büyümeye ve hareketli olmaya başladığı bugünler olmaktadır.
Leylek yavrularını tehdit eden en önemli sorunların başında, çevre kirliliği oluşturmaktadır.
Geçmiş yıllarda kırsal alanlarda çevre kirliliği daha az yaşanmaktaydı. Yumurtadan çıkan yavruları çalı çırpıya takılıp yaralanmasın diye, leylekler tarafından, yuvaya ot ve saman gibi yumuşak malzeme getirilirdi.
Ancak zamanla leyleklerin davranışlarında değişiklikler oldu. Ot ve saman yerine, doğaya atılan ve taşınması daha kolay olan naylon plastik atıklar, plastik saman ipleri, gübre çuvalları ve eski kıyafetler gibi pek çok atık malzemeyi yuvalarına taşıdıkları görüldü.
Bu malzemeler ilk bakışta yumuşak rahat ederler gibi düşünülse de atıkların içinde bulunan plastik saman ipleri yavruların sakat kalmasına ve ölümüne yol açtıkları görüldü.
Bugün Serçin muhtarı Mustafa Çay aradı. Köylerindeki tek leylek yuvasında yavru bir leyleğin plastik saman iplerine dolandığı ve hareket edemediğini söyledi.
Söke AYDEM Elektrik Dağıtım şirketini arayarak araç desteği istedik. Personelle yuvaya çıkarak yavrunun durumuna baktık. Anne leylek yuvayı terk ederek komşu direkten yavrusunun kurtarılışını izledi. Yavrunun ayağına takılan plastik saman ipi, yavru döndükçe bacağını sıkarak neredeyse kopacak hale getirdiğini gördük.
Yavrunun bacağı plastik ipten kurtarılarak, gerekli ilk yardımı yapıldı.
Adeta çöpe dönen yuva içindeki atık malzemeler aşağıya alındı.
Serçin’in yavru leyleği kurtuldu. Ancak 445 yuvanın olduğu Aydın bölgesinde, diğer yuvalarda nelerin yaşandığını bilmiyoruz. Ne yazık ki birçok yuvada bu tür dramların yaşandığını bir ihbarla ya da halkalama çalışmaları esnasında görebilmekteyiz.
Doğal dengenin çok önemli türlerinden biri olan leylekler, tarım zararlılarını azaltması bakımından çiftçilerin yakın dostudurlar. Leyleklerin çoğalması zirai ilaçların azalmasını sağlayacaktır. Leyleklerin korunması, bir bakıma insanların ve doğal dengenin korunmasını da sağlayacaktır.
Çevreye atılan atık maddelerin leylek yavrularında olduğu gibi, nadir türlerin sakat kalmasına ya da ölümüne neden olduğu bilinmelidir.
Özellikle kırsal kesimlerde hayvancılık yapanlar, samanlarından kestikleri plastik siyah ipleri kesinlikle doğaya atmamalı, mutlaka toplamalıdır.
Saman balyası yapım yöntemlerinde plastik siyah ip yerine başka bir malzeme kullanılabilir mi bunun da araştırmasını yapacağız.
Ancak en doğrusu doğaya atılan başta siyah saman ipleri olmak üzere tüm atık malzemelerin toplanması ve çevre kirliliğinin önüne geçilmesidir.”
Yanıt Bırak
Yanıtı İptal EtPopüler Haberler
Anket

Hangi haber sitesini daha sık kullanıyorsunuz?
Güncel
Son Yorumlar
-
tarafından Sabiha
Muhteşem yorummmm
-
tarafından Kuşadalı vatandaş
by Serkan diye saçma sapan bir restoran meyhane yaptılar milli parkın içine!!!!!! Çok lazımdı sanki?????? by Serkan nedir ya? Serkan kim?? Gitmiş aynı adam şimdi de Karasu koyunda da plajın üstüne denize sıfır kalana kadar şemsiyeler şezlonglar koymuş parayla veriyor. Böyle bir saçmalık var mı ya????
-
tarafından Bahattin Karakaya
Merhaba, Kuşadası’nda Bir Ağustos tarihinden itibaren misafir olarak kalmaktayım. Daha önceki yıllarda da tatil amaçlı bulundum. Kuşadası’na her gelişimde Dilek Yarım Adası Milli parkına da gitmekteyim. 52 yıl önce İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesinden mezun olarak aynı yıl Orman Genel Müdürlüğü Mersin Orman Bölge Müdürlüğü Mersin Orman İşletme Müdürlüğü Namrun Orman Bölge Şefliğinde göreve başladım. Yedi sene bu bölge müdürlüğünün Mut, Erdemli gibi farklı yerlerinde orman bölge şefliği yaptım. Çalıştığım bölgeden de anlayacağınız gibi yüzlerce orman yangınında bulundum. İlerleyen yıllarda orman İşletme Müdürlüğü hatta Orman Bölge Müdürlüğüne kadar taşrada bulunan bütün görevlerde çalıştım. Büyük küçük yüzlerce yangının söndürülmesinde yangın idare amirliği yaptım. Özgeçmişimden kısaca bahsetmemin nedenine gelince; Meslek duyarlılığı ve doğa sevgisi diyelim. Gördüklerim karşısında panikteyim. Dilek yarımadası harika bir doğal güzellik ama her an kaybedilmekle yüz yüze. Her yanı ormanla kaplı koca bir yarımada. Ama yangın öncesi alınması gereken tedbirlerden hiç birisi alınmamış. Yarım adanın ucundan başlayacak bir yangın Söke’de son bulacaktır. Rüzgarı hiç eksik olmayan bir bölge olması nedeniyle yangın çıktığında durdurmak için şerit açılacak zaman olmayacak ve yangın hızla ilerleyecektir. Halbuki şimdiden yangın şeritleri açılsa şeritlerin iki tarafında yangına dayanıklı türler ile şeritler takviye edilse ve her yıl bu şeritler iki defa temizlense bir yangın çıktığında müdafa hattı hazır olur ve yangın savaşçıları ateşi bu siperlerde bekler. Alevler geldiğinde de itfaiye araçları ve arazözler ile hızlıca söndürürler. Buna karşı hemen şu savunmaya geçişecektir. Efendim milli parklara dokunulamaz. Biz dokunmazsak yangın yok eder. Burada başlayacak bir yangını sürekli batıdan esen bir rüzgar varken ne uçak nede helikopter söndüremez. Bu alanlarda mangal yakılması gibi ateşli piknik yapılmasına izin verilmesi tam bir cinayettir. Şahsi kanaatimce Dilek Yarımadası için orman yangınına karşı acil eylem planı yapılmalı ve hiç vakit kaybetmeden uygulanmaya geçilmelidir. Çünkü bu hali ile Dilek Yarımadası Milli Parkı yanmaya mahkümdür.