Türk turizminin öncüsü Kuşadası’nda rant lobisine kurban edilen tesisler zincirine, kralların ve devlet adamlarının ağırlandığı Kısmet Otel de eklendi. Son Osmanlı Padişahı Vahdettin’in torunlarının sattığı otel, arazisi üzerine “rezidans” inşa edilmek üzere yıkıldı. Bu yıkımla birlikte Kuşadası’nda Ömer Günel döneminde başlayan yatak kaybı 7 bini aştı.
Turizm Bakanlığı’nın yasaklamasına rağmen turistik tesis imarlı yüze yakın arazinin, turistik tesislere tanınan imar ayrıcalıkları ile “turizm+ticaret” adı altındaki fonksiyon değişikliği ile konuta dönüştüğü Kuşadası’nda Kısmet Otel’in yıkımı, sektörde büyük hayal kırıklığı yarattı. Turistik yörelerde yatak sayısı sürekli artarken, Kuşadası’nda mevcut kapasitenin sürekli eksilmesi buna ek olarak doğal dokunun bozulması pahasına giderek artan beton yoğunluğu, turizm sektörünün geleceği adına da endişe yarattı.
Kuşadası’nda otellerin aynı imar ayrıcalığı ile konuta dönüşümü Güzelçamlı’nın en eski otellerinden biri olan 4 Mevsim Oteli ile başladı, ardından gerisi çorap söküğü gibi geldi. Kadınlar Denizi Sahili’nde otel olarak inşaatına başlanan Ege Birlik’in meclis kararına rağmen yapının tamamını konut olarak satmasının ardından Çevre Yolu’ndaki Seawiew Otel ile Seapearl Otel ile çok sayıda küçük ve orta ölçekli turistik tesis yıkılarak yerlerinde aynı ayrıcalıklarla lüks konut yükseldi.
BETON LOBİSİ TURİZMİ BÖYLE BİTİRİYOR:
Yanıt Bırak
Yanıtı İptal EtPopüler Haberler
Anket

Hangi haber sitesini daha sık kullanıyorsunuz?
Güncel
Son Yorumlar
-
tarafından Sabiha
Muhteşem yorummmm
-
tarafından Kuşadalı vatandaş
by Serkan diye saçma sapan bir restoran meyhane yaptılar milli parkın içine!!!!!! Çok lazımdı sanki?????? by Serkan nedir ya? Serkan kim?? Gitmiş aynı adam şimdi de Karasu koyunda da plajın üstüne denize sıfır kalana kadar şemsiyeler şezlonglar koymuş parayla veriyor. Böyle bir saçmalık var mı ya????
-
tarafından Bahattin Karakaya
Merhaba, Kuşadası’nda Bir Ağustos tarihinden itibaren misafir olarak kalmaktayım. Daha önceki yıllarda da tatil amaçlı bulundum. Kuşadası’na her gelişimde Dilek Yarım Adası Milli parkına da gitmekteyim. 52 yıl önce İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesinden mezun olarak aynı yıl Orman Genel Müdürlüğü Mersin Orman Bölge Müdürlüğü Mersin Orman İşletme Müdürlüğü Namrun Orman Bölge Şefliğinde göreve başladım. Yedi sene bu bölge müdürlüğünün Mut, Erdemli gibi farklı yerlerinde orman bölge şefliği yaptım. Çalıştığım bölgeden de anlayacağınız gibi yüzlerce orman yangınında bulundum. İlerleyen yıllarda orman İşletme Müdürlüğü hatta Orman Bölge Müdürlüğüne kadar taşrada bulunan bütün görevlerde çalıştım. Büyük küçük yüzlerce yangının söndürülmesinde yangın idare amirliği yaptım. Özgeçmişimden kısaca bahsetmemin nedenine gelince; Meslek duyarlılığı ve doğa sevgisi diyelim. Gördüklerim karşısında panikteyim. Dilek yarımadası harika bir doğal güzellik ama her an kaybedilmekle yüz yüze. Her yanı ormanla kaplı koca bir yarımada. Ama yangın öncesi alınması gereken tedbirlerden hiç birisi alınmamış. Yarım adanın ucundan başlayacak bir yangın Söke’de son bulacaktır. Rüzgarı hiç eksik olmayan bir bölge olması nedeniyle yangın çıktığında durdurmak için şerit açılacak zaman olmayacak ve yangın hızla ilerleyecektir. Halbuki şimdiden yangın şeritleri açılsa şeritlerin iki tarafında yangına dayanıklı türler ile şeritler takviye edilse ve her yıl bu şeritler iki defa temizlense bir yangın çıktığında müdafa hattı hazır olur ve yangın savaşçıları ateşi bu siperlerde bekler. Alevler geldiğinde de itfaiye araçları ve arazözler ile hızlıca söndürürler. Buna karşı hemen şu savunmaya geçişecektir. Efendim milli parklara dokunulamaz. Biz dokunmazsak yangın yok eder. Burada başlayacak bir yangını sürekli batıdan esen bir rüzgar varken ne uçak nede helikopter söndüremez. Bu alanlarda mangal yakılması gibi ateşli piknik yapılmasına izin verilmesi tam bir cinayettir. Şahsi kanaatimce Dilek Yarımadası için orman yangınına karşı acil eylem planı yapılmalı ve hiç vakit kaybetmeden uygulanmaya geçilmelidir. Çünkü bu hali ile Dilek Yarımadası Milli Parkı yanmaya mahkümdür.