clock December 24,2023
Tehlike kapıya dayandı ama Kuşadası hala ayakta uyuyor

Tehlike kapıya dayandı ama Kuşadası hala ayakta uyuyor

Deniz Patlıcanı olarak da anılan Deniz Hıyarı’nda av sezonu 1 Kasım’da başlıyor. 1 Mayıs’a kadar devam edecek olan yeni sezonda avlanma sahası olarak gösterilen Seferihisar ile Datça arasındaki bölgede faaliyet gösterecek tekneler Didim’i kendilerine üs olarak seçti. Tekneler Didim’e gelmeye başlarken, çevreciler ve turizmciler duruma isyan etti. Lisanslı tekne sayısı 300 civarında olmasına rağmen bine yakın teknenin faaliyetinin bölgede doğal hayatı ve turizmi baltalayacağına dikkat çeken Didimli doğaseverler ve turizmciler, bu avcılığın sona erdirilmesi çağrısı yaptılar. Deniz hıyarı avcılığının deniz çayırlarını tahrip etmesi yüzünden denizdeki kirliliğin de artacağını belirten turizmciler, Turizm Bakanlığı’nı göreve çağırdı. Didim’de tüm sivil toplum kuruluşları yaklaşan tehlike nedeniyle tek yumruk olurken, Kuşadası’nda Eko Sistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği ile Güzelçamlı Su Ürünleri Kooperatifi dışında kimse duruma tepki vermedi.

 

Güzelçamlı Su Ürünleri Kooperatifi Yöneticisi Mustafa Yakar, denizi çöle çeviren deniz hıyarı avcılarının Didim’de konuşlanmalarının Kuşadası’nı tehlikeden korumaya yetmeyeceğine dikkat çekti.  Zengin deniz çayırları nedeniyle Kuşadası Körfezi’nin Deniz Hıyarı avcıları için cazip bir bölge olduğunun altını çizen Mustafa Yakar, ”Deniz Hıyarı para eden bir ürün. Ekonomik getirisi nedeniyle Didim’deki teknelerin aradaki mesafeyi aşarak Kuşadası Körfezi’ne gelmeleri kaçınılmaz” diye konuştu.

Kuşadası Körfezi’nin Poseydon Çayırları olarak bilinen deniz çayırlarının yoğun olarak bulunduğu bir alan olduğunu anlatan Güzelçamlı Su Ürünleri Kooperatifi Yöneticisi Mustafa Yakar, yaklaşan tehlikeyi şöyle dile getirdi:

“Deniz hıyarı avlanmak için yok edilen çayırlar hemen kıyıda bulunuyor.  O çayırlar sadece deniz hıyarının değil, pek çok canlının yumurtlama ve yaşam alanı. O çayırların yok olması demek, orada yaşamın bitmesi demek. Zaten trolcüler yüzünden bölgede balık azaldı. Bir de bunlar gelirse, deniz kentinde balığa hasret kalacağız. Bu talana mutlaka bir çözüm bulunmalı.”

Eko Sistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) Başkanı Bahattin Sürücü ise deniz hıyarı avcılığının mutlaka yasaklanması gerektiğini söyledi. Sürücü, Dilek Yarımadası Milli Parkı’nın da tehdit altında olduğunu belirterek, bu bölgenin korunması için özel önlemler alınması gerektiğine dikkat çekti. EKODOSD Başkanı, “Milli Park ormanı, hayvanı ile ve denizi ile bir bütündür. Kıyılarında yaşanacak tahribat, Milli Park’ın tamamına zarar verir” dedi.

Bu arada geçtiğimiz sezonu Dikili ve Ayvalık kıyılarında geçiren Deniz Hıyarı avcılarının yöntemleri ile ilgili ilginç ayrıntılar ortaya çıktı. Lisanslı teknelere konulan kota nedeniyle kaçak avcılığın patlama yaptığına dikkat çeken Ayvalıklılar, bazı lisanslı teknelerin kaçak avlanan teknelerle ortak çalıştığını anlattılar. Görgü tanıkları, bu işbirliğini şöyle ifade ettiler:

“Her tekne avlanacağı alanı daha önceden belirliyor. Çoğunlukla av bölgesine algarna yöntemi ile denizin dibini tarayan tekne geliyor. O tekne denizin dibini tırmıklayıp çayırları kökledikten sonra uzaklaşıyor ve hemen ardından lisanslı tekne geliyor. 15-20 metre derinlikte toplayabildikleri deniz hıyarını topluyorlar. Topladıkları ürünün kotayı aşan kısmı diğer tekneye aktarılıyor. Böylece cezadan kurtuluyorlar.”

DENİZ ÇAYIRLARI NEDEN ÖNEMLİ?

Deniz çayırlarının, deniz suyunun temizlenmesi, kıyıları erozyona karşı koruması gibi çok önemli etkileri var. Akdeniz, diğer tropik denizlerle karşılaştırıldığında besin tuzları yönünden daha fakir bir deniz olmasına rağmen, engin berrak sularında birçok canlıya ev sahipliği yapmaktadır. Akdeniz‘in biyolojik çeşitliliğinde rol oynayan etkenlerden biri de deniz eriştesi ya da deniz çayırı olarak da bilinen ve adını Poseidon‘dan alan Posidonia Oceanica’dır.

Denizin ormanları olarak nitelendirebileceğimiz sağlıklı deniz çayırları, suya oksijen sağlayarak diğer canlılar için yaşam oluşmasını sağlar. Bu çayırlar besin kaynağı sağlaması, yaşam ve üreme alanı oluşturmasının dışında, deniz suyunu temizlemesi, kıyıları dalgaların neden olduğu erozyona karşı koruması gibi pek çok önemli rol oynuyor. Ayrıca yakın zamanda ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü tarafından yürütülen bir araştırma sonucunda Akdeniz kıyı ekosistemini, yabancı ve yayılımcı türlere karşı savundukları da ortaya koyuldu.

Akdeniz ekosistemi için anahtar tür olan Posidonia Oceanica çayırları yüksek ekolojik önemi nedeni ile koruma altına alınmıştır. Posidonia Oceanica çayırları Habitat Direktifi gereğince  Akdeniz‘deki koruma öncelikli yaşam alanları arasında yer almaktadır. Aynı zamanda uluslararası anlaşmaların yanı sıra ulusal kanunlarca da koruma altına alınmış bir türdür.

Posidonia oceanica türünün yavaş gelişme özelliği sebebiyle tahrip edilen deniz çayırlarının yeniden oluşması yüzlerce yıl almaktadır. Yılda ortalama 2 cm büyüme gösteren bu türün 1 m2 çayırının yaklaşık 100 yılda oluştuğu hesaplanıyor.

Yanıt Bırak

Yanıtı İptal Et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak.

Bizi Takip Edin

Anket

vote-image

Hangi haber sitesini daha sık kullanıyorsunuz?

17%
83%

Önemli Kategoriler

Son Yorumlar

  • user tarafından Sabiha

    Muhteşem yorummmm

    quoto
  • user tarafından Kuşadalı vatandaş

    by Serkan diye saçma sapan bir restoran meyhane yaptılar milli parkın içine!!!!!! Çok lazımdı sanki?????? by Serkan nedir ya? Serkan kim?? Gitmiş aynı adam şimdi de Karasu koyunda da plajın üstüne denize sıfır kalana kadar şemsiyeler şezlonglar koymuş parayla veriyor. Böyle bir saçmalık var mı ya????

    quoto
  • user tarafından Bahattin Karakaya

    Merhaba, Kuşadası’nda Bir Ağustos tarihinden itibaren misafir olarak kalmaktayım. Daha önceki yıllarda da tatil amaçlı bulundum. Kuşadası’na her gelişimde Dilek Yarım Adası Milli parkına da gitmekteyim. 52 yıl önce İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesinden mezun olarak aynı yıl Orman Genel Müdürlüğü Mersin Orman Bölge Müdürlüğü Mersin Orman İşletme Müdürlüğü Namrun Orman Bölge Şefliğinde göreve başladım. Yedi sene bu bölge müdürlüğünün Mut, Erdemli gibi farklı yerlerinde orman bölge şefliği yaptım. Çalıştığım bölgeden de anlayacağınız gibi yüzlerce orman yangınında bulundum. İlerleyen yıllarda orman İşletme Müdürlüğü hatta Orman Bölge Müdürlüğüne kadar taşrada bulunan bütün görevlerde çalıştım. Büyük küçük yüzlerce yangının söndürülmesinde yangın idare amirliği yaptım. Özgeçmişimden kısaca bahsetmemin nedenine gelince; Meslek duyarlılığı ve doğa sevgisi diyelim. Gördüklerim karşısında panikteyim. Dilek yarımadası harika bir doğal güzellik ama her an kaybedilmekle yüz yüze. Her yanı ormanla kaplı koca bir yarımada. Ama yangın öncesi alınması gereken tedbirlerden hiç birisi alınmamış. Yarım adanın ucundan başlayacak bir yangın Söke’de son bulacaktır. Rüzgarı hiç eksik olmayan bir bölge olması nedeniyle yangın çıktığında durdurmak için şerit açılacak zaman olmayacak ve yangın hızla ilerleyecektir. Halbuki şimdiden yangın şeritleri açılsa şeritlerin iki tarafında yangına dayanıklı türler ile şeritler takviye edilse ve her yıl bu şeritler iki defa temizlense bir yangın çıktığında müdafa hattı hazır olur ve yangın savaşçıları ateşi bu siperlerde bekler. Alevler geldiğinde de itfaiye araçları ve arazözler ile hızlıca söndürürler. Buna karşı hemen şu savunmaya geçişecektir. Efendim milli parklara dokunulamaz. Biz dokunmazsak yangın yok eder. Burada başlayacak bir yangını sürekli batıdan esen bir rüzgar varken ne uçak nede helikopter söndüremez. Bu alanlarda mangal yakılması gibi ateşli piknik yapılmasına izin verilmesi tam bir cinayettir. Şahsi kanaatimce Dilek Yarımadası için orman yangınına karşı acil eylem planı yapılmalı ve hiç vakit kaybetmeden uygulanmaya geçilmelidir. Çünkü bu hali ile Dilek Yarımadası Milli Parkı yanmaya mahkümdür.

    quoto