Kuşadası Belediyesi, ilçenin sembolü olan tarihi Kervansaray’ı inşa eden eski Sadrazam ve Aydın Valisi Öküz Mehmet Paşa’nın heykelini sessizce kaldırıp, yerine bir Rus sanatçının Yunan mitolojisinden esinlenerek yaptığı balık heykeli dikti…
Kuşadası’nda geçmişin izleri teker teker siliniyor. Estetik düzenleme adı altında geçmiş dönemlerde yapılan sokak kaplamaları ve parklar dahil pek çok düzenlemeyi yerle bir eden Kuşadası Belediyesi son olarak Kuşadası’nın şehirleşmesinde önemli rol oynayan, 1618 yılında ilçenin sembolü olan Kervansaray’ı inşa eden eski Sadrazam ve Aydın Valisi Öküz Mehmet Paşa’nın Barbaros Hayrettin Paşa Caddesi girişindeki heykelini sessizce kaldırdı. Adını aldığı Öküz Mehmet Paşa Kervansarayı’nın hemen bitişiğindeki heykelin yerine, bir Rus heykeltraşın Yunan mitolojisinden esinlenerek tasarladığı balık heykeli kondu.
Estetik yenileme gerekçesiyle, Kale Kapısı’ndaki Osmanlı Eşiği’nin üzerine parke taş kaplayan, Barbaros Hayrettin Paşa Bulvarı’ndaki 60 yaşındaki ağaçları kökleyen, 50 yıllık Kasım Yaman Parkı’nda 80 yıllık çınar ağacını kesen Kuşadası Belediyesi’nin son hedefi “pes dedirtti. 2012 yılında dönemin Belediye Başkanı Esat Altıngün tarafından tarihe vefa adına dikilen Öküz Mehmet Paşa heykeli, hiçbir açıklama yapılmaksızın bir gün içinde yerinden kaldırıldı. Kuşadası tarihinde önemli bir yeri bulunan Öküz Mehmet Paşa Kervansarayı’nın hemen yanı başındaki “vefa heykeli”nin yerine, geçtiğimiz yılın sonunda Neopolis Heykel Sempozyumunda 33 yaşındaki Rus Sanatçı Kırıll Grekov tarafından tasarlanan bir balık heykeli dikildi. Rus heykeltraşın Yunan Mitolojisinden esinlenerek tasarladığı heykelin daha iyi görünebilmesi amacıyla, Öküz Mehmet Paşa Heykeli’nin önünde bulunan süs havuzu da dolduruldu.
Tarihi Tariş Fabrikası’nın bulunduğu alanın betonlaşmasına çanak tutan, Balıkçılar Kahvesi gibi ilçenin sembolü olmuş kuruluşları tahliye girişiminde bulunan Kuşadası Belediyesi’nin son uygulaması, çok sayıda vatandaş tarafından “tarihe ihanet” olarak değerlendirildi. Vatandaşlar, Kuşadası’nın tarihi kimliğinin “yenileme” adı altında tahrip edildiğini belirterek, “Burası, tarihi, denizi ve doğası ile bir bütün. Bunlardan birinin dahi yok edilmesi, Kuşadası’na zarardan başka bir şey getirmez” diye konuştular.
ÖKÜZ MEHMET PAŞA KİMDİR ?
Öküz Mehmet Paşa veya Kara Mehmet Paşa I. Ahmet saltanatı döneminde 17 Ekim 1614-17 Kasım 1616 ve Genç Osman saltanatı döneminde 18 Ocak 1619-23 Aralık 1619 tarihleri arasında toplam üç yıl, yedi gün sadrazamlık yapmış bir Osmanlı devlet adamıdır. Öküz sıfatı bazı kaynaklarda iddia edildiğinin aksine, babasının Karagümrük'te öküz nalbantlığı yapmış olması ile alakalıdır. İlk sadaretinden, 1616'da çıktığı İran Seferi'nde Safevilere yenik düşmüş olmasından ötürü azledilmesi sonrasında tayin edildiği Aydın Valiliği esnasında Batı Anadolu ticaretinin gelişmesini teşvik için Kuşadası'nda inşa ettirdiği kervansaray (sonradan ticari merkez yabancı tacirlerin tercihiyle İzmir'e kaymıştır) onun adını taşımaktadır. 1619 yılında ölmüştür. Öküz Kara Mehmet Paşa'nın mezarı Halep'tedir.
Yanıt Bırak
Yanıtı İptal EtPopüler Haberler
Anket

Hangi haber sitesini daha sık kullanıyorsunuz?
Güncel
Son Yorumlar
-
tarafından Sabiha
Muhteşem yorummmm
-
tarafından Kuşadalı vatandaş
by Serkan diye saçma sapan bir restoran meyhane yaptılar milli parkın içine!!!!!! Çok lazımdı sanki?????? by Serkan nedir ya? Serkan kim?? Gitmiş aynı adam şimdi de Karasu koyunda da plajın üstüne denize sıfır kalana kadar şemsiyeler şezlonglar koymuş parayla veriyor. Böyle bir saçmalık var mı ya????
-
tarafından Bahattin Karakaya
Merhaba, Kuşadası’nda Bir Ağustos tarihinden itibaren misafir olarak kalmaktayım. Daha önceki yıllarda da tatil amaçlı bulundum. Kuşadası’na her gelişimde Dilek Yarım Adası Milli parkına da gitmekteyim. 52 yıl önce İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesinden mezun olarak aynı yıl Orman Genel Müdürlüğü Mersin Orman Bölge Müdürlüğü Mersin Orman İşletme Müdürlüğü Namrun Orman Bölge Şefliğinde göreve başladım. Yedi sene bu bölge müdürlüğünün Mut, Erdemli gibi farklı yerlerinde orman bölge şefliği yaptım. Çalıştığım bölgeden de anlayacağınız gibi yüzlerce orman yangınında bulundum. İlerleyen yıllarda orman İşletme Müdürlüğü hatta Orman Bölge Müdürlüğüne kadar taşrada bulunan bütün görevlerde çalıştım. Büyük küçük yüzlerce yangının söndürülmesinde yangın idare amirliği yaptım. Özgeçmişimden kısaca bahsetmemin nedenine gelince; Meslek duyarlılığı ve doğa sevgisi diyelim. Gördüklerim karşısında panikteyim. Dilek yarımadası harika bir doğal güzellik ama her an kaybedilmekle yüz yüze. Her yanı ormanla kaplı koca bir yarımada. Ama yangın öncesi alınması gereken tedbirlerden hiç birisi alınmamış. Yarım adanın ucundan başlayacak bir yangın Söke’de son bulacaktır. Rüzgarı hiç eksik olmayan bir bölge olması nedeniyle yangın çıktığında durdurmak için şerit açılacak zaman olmayacak ve yangın hızla ilerleyecektir. Halbuki şimdiden yangın şeritleri açılsa şeritlerin iki tarafında yangına dayanıklı türler ile şeritler takviye edilse ve her yıl bu şeritler iki defa temizlense bir yangın çıktığında müdafa hattı hazır olur ve yangın savaşçıları ateşi bu siperlerde bekler. Alevler geldiğinde de itfaiye araçları ve arazözler ile hızlıca söndürürler. Buna karşı hemen şu savunmaya geçişecektir. Efendim milli parklara dokunulamaz. Biz dokunmazsak yangın yok eder. Burada başlayacak bir yangını sürekli batıdan esen bir rüzgar varken ne uçak nede helikopter söndüremez. Bu alanlarda mangal yakılması gibi ateşli piknik yapılmasına izin verilmesi tam bir cinayettir. Şahsi kanaatimce Dilek Yarımadası için orman yangınına karşı acil eylem planı yapılmalı ve hiç vakit kaybetmeden uygulanmaya geçilmelidir. Çünkü bu hali ile Dilek Yarımadası Milli Parkı yanmaya mahkümdür.