clock December 24,2023
Kuşadası’nın havasına, Milli  Park’ın doğasına kara tehdit!

Kuşadası’nın havasına, Milli Park’ın doğasına kara tehdit!

Söke ve Ağaçlı kırsal mahallesi arasında kalan bölgede, 25 hektarlık bir alanda yapılması planlanan kömür işletmelerinin çevrede neden olacağı tehlike masaya yatırıldı. Ağaçlı’daki toplantıya katılan bölge sakinleri, Kuşadası ve Söke Kent Konseyleri, Caferli Güzelleştirme ve Dayanışma Derneği, Kirazlı Ekolojik Yaşam Derneği, Çine Yaşam Platformu, Aydın AYEP, Aydın AYÇEP, Çine Yaşam Platformu ve Kuşadası EKODOSD katıldı.

Katılımcıların deneyimlerini ve önerilerini sunduğu görüşmelerde, Aydın AYEP üyesi Avukat Hicran Danışman tarafından konunun hukuki süreci anlatıldı. Katılımcılar, kömür işletmeciliğinin yapılacağı alan, Dilek Yarımadası Milli Parkı’nın yer aldığı Samson Dağları’nın doğudaki ucunda yer aldığına dikkat çekti. Girişimin, bölgenin ekolojik ve tarihi zenginlik için de büyük tehdit olduğuna vurgu yapan katılımcılar, bölgenin Kuşadası ve Söke’nin oksijen deposu olduğunu hatırlatarak, madencilik faaliyetlerinin hava kalitesine yaptığı olumsuz etkiyi gündeme getirdi.

Kara tehlikenin bölge için oluşturduğu tehditlerin boyutunun ve alınması gereken önlemlerin paylaşıldığı toplantı sonrasında EKODOSD tarafından yapılan açıklamada, bölgenin özellikleri anlatıldı. EKODOSD’un paylaşımında şu ifadelere yer verildi:

“Milli Parkın Dilek Yarımadası bölümünün dışında kalan, ancak ekolojik ve coğrafik açıdan devamlılık arzeden bu bölge, doğa ve tarihle iç içedir. Avrupa-Sibirya, İran-Turan ve Akdeniz Bitki Coğrafyasının bitkilerini ve bu coğrafyalara özgü fauna türlerini burada görebilmek mümkündür. Aynı zamanda doğusunda Gümüş Dağı’na ve güney kesiminde Aşağı Büyük Menderes Havzası’na yaban hayatı açısından ekolojik koridor sağlayan çok önemli bir doğa alanıdır.

Ağaçların, sarmaşıkların birbirine sarıldığı, bitki topluluklarının iç içe geçtiği bu muhteşem doğa alanında vahşi yaşamın tüm özelliklerini görülebilmektedir.

Aydın Müzesi’nde sergilenen aslan başlı antefikslerle süslenen Arkaik Panionion tapınağının tespit edildiği Melia yerleşimi hemen batısında bulunmaktadır.

Kuşadası ve Söke’nin oksijen deposu olan bu bölgede bir kömür işletmesinin açılması, geri dönülmez bir şekilde tahribat yaratacaktır.

Buradan kömür çıkarmak yerine, bölgenin doğal ve kültürel özelliklerini ön plana çıkararak var olan tarım ve turizmin daha de geliştirecek projelerin geliştirilmesi daha doğru olacaktır.

İklim değişikliğinin olumsuz etkileriyle insanlar, bitkiler ve hayvanlar ciddi risk altındayken, doğayı mahveden, yeşil dokuyu yok eden ve geri dönülmez tahribatlarla doğal peyzajın bozulmasına yol açan, ekosistemlere zarar veren, tarım ve turizmin sürdürülebilirliğine olumsuz etkileyecek kömür işletmeciliği gibi projelere burada izin verilmemelidir.”

Yanıt Bırak

Yanıtı İptal Et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak.

Bizi Takip Edin

Anket

vote-image

Hangi haber sitesini daha sık kullanıyorsunuz?

17%
83%

Önemli Kategoriler

Son Yorumlar

  • user tarafından Sabiha

    Muhteşem yorummmm

    quoto
  • user tarafından Kuşadalı vatandaş

    by Serkan diye saçma sapan bir restoran meyhane yaptılar milli parkın içine!!!!!! Çok lazımdı sanki?????? by Serkan nedir ya? Serkan kim?? Gitmiş aynı adam şimdi de Karasu koyunda da plajın üstüne denize sıfır kalana kadar şemsiyeler şezlonglar koymuş parayla veriyor. Böyle bir saçmalık var mı ya????

    quoto
  • user tarafından Bahattin Karakaya

    Merhaba, Kuşadası’nda Bir Ağustos tarihinden itibaren misafir olarak kalmaktayım. Daha önceki yıllarda da tatil amaçlı bulundum. Kuşadası’na her gelişimde Dilek Yarım Adası Milli parkına da gitmekteyim. 52 yıl önce İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesinden mezun olarak aynı yıl Orman Genel Müdürlüğü Mersin Orman Bölge Müdürlüğü Mersin Orman İşletme Müdürlüğü Namrun Orman Bölge Şefliğinde göreve başladım. Yedi sene bu bölge müdürlüğünün Mut, Erdemli gibi farklı yerlerinde orman bölge şefliği yaptım. Çalıştığım bölgeden de anlayacağınız gibi yüzlerce orman yangınında bulundum. İlerleyen yıllarda orman İşletme Müdürlüğü hatta Orman Bölge Müdürlüğüne kadar taşrada bulunan bütün görevlerde çalıştım. Büyük küçük yüzlerce yangının söndürülmesinde yangın idare amirliği yaptım. Özgeçmişimden kısaca bahsetmemin nedenine gelince; Meslek duyarlılığı ve doğa sevgisi diyelim. Gördüklerim karşısında panikteyim. Dilek yarımadası harika bir doğal güzellik ama her an kaybedilmekle yüz yüze. Her yanı ormanla kaplı koca bir yarımada. Ama yangın öncesi alınması gereken tedbirlerden hiç birisi alınmamış. Yarım adanın ucundan başlayacak bir yangın Söke’de son bulacaktır. Rüzgarı hiç eksik olmayan bir bölge olması nedeniyle yangın çıktığında durdurmak için şerit açılacak zaman olmayacak ve yangın hızla ilerleyecektir. Halbuki şimdiden yangın şeritleri açılsa şeritlerin iki tarafında yangına dayanıklı türler ile şeritler takviye edilse ve her yıl bu şeritler iki defa temizlense bir yangın çıktığında müdafa hattı hazır olur ve yangın savaşçıları ateşi bu siperlerde bekler. Alevler geldiğinde de itfaiye araçları ve arazözler ile hızlıca söndürürler. Buna karşı hemen şu savunmaya geçişecektir. Efendim milli parklara dokunulamaz. Biz dokunmazsak yangın yok eder. Burada başlayacak bir yangını sürekli batıdan esen bir rüzgar varken ne uçak nede helikopter söndüremez. Bu alanlarda mangal yakılması gibi ateşli piknik yapılmasına izin verilmesi tam bir cinayettir. Şahsi kanaatimce Dilek Yarımadası için orman yangınına karşı acil eylem planı yapılmalı ve hiç vakit kaybetmeden uygulanmaya geçilmelidir. Çünkü bu hali ile Dilek Yarımadası Milli Parkı yanmaya mahkümdür.

    quoto