clock December 24,2023
Bir tetikçiden medet umanlar!

Bir tetikçiden medet umanlar!

Can Başar. Kim bu adam?

Özer Kayalı’yı silahla yaralayan saldırgan.

Olayın üzerinden 22 ay geçtikten sonra bu adam, kapı kapı dolaşıp, “Elimde belgeler var. Azmettiriciyi açıklayacağım” demeye başladı.

İlk gittiği adres yazar Ergün Poyraz.

Poyraz’la görüşme talebinde bulunan kim?

Can Başar.

Whats Upp mesajları duruyor.

Görüşme istediğini iletirken “elimde evraklar var işinize yarayabilecek” ifadesiyle randevuyu garantilemeye çalışıyor.

Nitekim 9 Şubat 2024 tarihindeki bu yazışmanın ertesi günü yanında genç bir kadınla soluğu Poyraz’ın Aydın’daki evinde alıyor.

Burada bir süre Poyraz’la görüştükten sonra, itiraflarının ve belgelerinin daha geniş kitlelere yayılması için slkhaber’le temasa geçilmesi kararlaştırılıyor.

……

Ve bu arkadaş, 13 Şubat günü bizim ofise geliyor.

Yanında Ergün Poyraz ve bir arkadaşı var.

Ofiste benden başka kimse yok.

İsteyen buyursun gelsin, binanın güvenlik kameralarını incelesin.

Papağan gibi Ergün Poyraz’a yazdıklarını tekrarlayıp duruyor.

Hani belge diyorum.

Akşam atacağım, sabah getireceğim masalları.

Ertesi gün yine geliyor. Yani 14 Şubat’ta.

Bu sefer yalnız.

Ağzındaki baklayı o zaman çıkartıyor.

“Özer Başkan şikayetini geri alsın, Behçet Alp de seçilirse bana iş vereceğine dair garanti versin öyle vereceğim belgeleri…”

O dakika itibari ile Can Başar ile tüm bağlantı kopuyor.

Bu arada 15 Şubat günkü duruşmada Özer Kayalı da avukatı aracılığı ile şikayetini yineliyor.

Aradan yaklaşık 1 ay geçtikten sonra Can Başar yine piyasaya çıkıyor.

Başrol oyuncusu edasıyla “Azmettiriciyi canlı yayında açıklayacağım” sözleriyle birilerinin ilgisini çekmeye çalışıyor.

Sonrası malum.

Yalan dolu bir paylaşımla gündeme geliyor.

İşin tuhafı da bu paylaşım Kuşadası Belediyesi aracılığı ile servis ediliyor.

Yine belediyeden beslenen mecralarda yayınlanıyor.

……

Şimdi “şeytanın gör dediği” yere geldik.

Can Başar, o videoyu paylaşıncaya kadar, azmettirici diye Ömer Günel’in adını anan, bununla ilgili tek bir satır haber yapan, yazı yazan var mı?

Yok.

Can Başar’ın Özer Kayalı veya Behçet Alp’le görüştüğüne dair bir ipucu veya kanıt var mı?

Yok.

Neymiş, ben neden Can Başar’la görüşmüşüm…

Kardeşim ben gazeteciyim.

Araştırmışım, soruşturmuşum, iddialarla ilgili kanıt bulamayınca kalemimi bile oynatmamışım.

….

Can Başar denilen bu vatandaş, yakalandığında cebinde kuruş yoktu.

İfadelerde mevcut, avukat parasını bile eşi-dostu ödedi.

Bir adam aylarca cezaevinde kaldıktan sonra parayı nereden buldu da altına araba çekti?

Bunu araştırmayacağız da neyi araştıracağız?

Şimdi araştırılması, sorgulanması gereken konu ne biliyor musunuz?

Bu adam bu açıklamayı, istediklerini vermediler diye Özer Kayalı ve Behçet Alp’ten intikam almak için mi yaptı, yoksa birileri böyle konuşması için cebine para mı koydu?

Hadi verin cevabını…

Veremezsiniz değil mi?

Çünkü siz iftiraya sarılarak siyaset yapmaya, kaybettiğiniz itibarı yalanlarla geri kazanmaya çalışan zavallılarsınız. Medet umduğunuz kumpasın açığa çıkacağını siz de biliyorsunuz. Ama belki mağdur edebiyatı ile seçim kazanırız umudu ile gündemi meşgul etmeye çalışıyorsunuz.

İbrahim Akbulut

Bu arada Can Başar’ın kapısını ilk çaldığı isim olan Ergün Poyraz da, sosyal medya hesabından kendince durumu anlatmış. Üşenmezseniz okuyun.

https://www.facebook.com/ergun.poyraz.180

Yanıt Bırak

Yanıtı İptal Et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak.

Bizi Takip Edin

Anket

vote-image

Hangi haber sitesini daha sık kullanıyorsunuz?

17%
83%

Önemli Kategoriler

Son Yorumlar

  • user tarafından Sabiha

    Muhteşem yorummmm

    quoto
  • user tarafından Kuşadalı vatandaş

    by Serkan diye saçma sapan bir restoran meyhane yaptılar milli parkın içine!!!!!! Çok lazımdı sanki?????? by Serkan nedir ya? Serkan kim?? Gitmiş aynı adam şimdi de Karasu koyunda da plajın üstüne denize sıfır kalana kadar şemsiyeler şezlonglar koymuş parayla veriyor. Böyle bir saçmalık var mı ya????

    quoto
  • user tarafından Bahattin Karakaya

    Merhaba, Kuşadası’nda Bir Ağustos tarihinden itibaren misafir olarak kalmaktayım. Daha önceki yıllarda da tatil amaçlı bulundum. Kuşadası’na her gelişimde Dilek Yarım Adası Milli parkına da gitmekteyim. 52 yıl önce İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesinden mezun olarak aynı yıl Orman Genel Müdürlüğü Mersin Orman Bölge Müdürlüğü Mersin Orman İşletme Müdürlüğü Namrun Orman Bölge Şefliğinde göreve başladım. Yedi sene bu bölge müdürlüğünün Mut, Erdemli gibi farklı yerlerinde orman bölge şefliği yaptım. Çalıştığım bölgeden de anlayacağınız gibi yüzlerce orman yangınında bulundum. İlerleyen yıllarda orman İşletme Müdürlüğü hatta Orman Bölge Müdürlüğüne kadar taşrada bulunan bütün görevlerde çalıştım. Büyük küçük yüzlerce yangının söndürülmesinde yangın idare amirliği yaptım. Özgeçmişimden kısaca bahsetmemin nedenine gelince; Meslek duyarlılığı ve doğa sevgisi diyelim. Gördüklerim karşısında panikteyim. Dilek yarımadası harika bir doğal güzellik ama her an kaybedilmekle yüz yüze. Her yanı ormanla kaplı koca bir yarımada. Ama yangın öncesi alınması gereken tedbirlerden hiç birisi alınmamış. Yarım adanın ucundan başlayacak bir yangın Söke’de son bulacaktır. Rüzgarı hiç eksik olmayan bir bölge olması nedeniyle yangın çıktığında durdurmak için şerit açılacak zaman olmayacak ve yangın hızla ilerleyecektir. Halbuki şimdiden yangın şeritleri açılsa şeritlerin iki tarafında yangına dayanıklı türler ile şeritler takviye edilse ve her yıl bu şeritler iki defa temizlense bir yangın çıktığında müdafa hattı hazır olur ve yangın savaşçıları ateşi bu siperlerde bekler. Alevler geldiğinde de itfaiye araçları ve arazözler ile hızlıca söndürürler. Buna karşı hemen şu savunmaya geçişecektir. Efendim milli parklara dokunulamaz. Biz dokunmazsak yangın yok eder. Burada başlayacak bir yangını sürekli batıdan esen bir rüzgar varken ne uçak nede helikopter söndüremez. Bu alanlarda mangal yakılması gibi ateşli piknik yapılmasına izin verilmesi tam bir cinayettir. Şahsi kanaatimce Dilek Yarımadası için orman yangınına karşı acil eylem planı yapılmalı ve hiç vakit kaybetmeden uygulanmaya geçilmelidir. Çünkü bu hali ile Dilek Yarımadası Milli Parkı yanmaya mahkümdür.

    quoto