Milli Mücadele Kahramanı ve yakın dostu Mahmut Esat Bozkurt nedeniyle, Atatürk için Kuşadası’nın ayrı bir yeri olmuştur. Ulu Önder, 4 Şubat 1924’teki ilk Kuşadası ziyareti sırasında, İtalyan Şirketi SOKA’ya ait sahildeki zeytinyağı ve sabun fabrikasını da gezer. Ancak fabrika girişinde İtalyan bayrağının dalgalandığını görünce bir anda yüzü asılır. Yanındakilere dönerek, “Burada kapitülasyonlar hala kalkmadı mı? Burası Türk toprağı. Buralar da Türk milletinin malı olmalı” diye seslenir.
Atatürk’ün bu tepkisi üzerine harekete geçilerek, tesislerin ve alanın satın alınması için İtalyan şirketi ile pazarlığa oturulur. Ancak SOKA, fabrika ve arazisinin satışı konusunda yıllarca ayak diredikten sonra işletme Türk Milleti adına Tariş tarafından satın alınır. Hem Gazi’nin talimatının yerine getirilmiş olması, hem de millete ait bir tesis sahibi olmak Kuşadası halkını fazlasıyla sevindirir. Tesis ve arazi, artık Kuşadası’nın gözbebeği olmuştur.
Ne var ki, 2014 yılına gelindiğinde Tariş, manevi değeri maddi karşılığından kat kat fazla olan araziyi satma kararı alır. Ancak satış kararı Kuşadası halkını ayaklandırır. Halkın talebi üzerine Kuşadası Belediyesi devreye girse de, bu değerli mülkü satın almaya gücü yetmez. Satış süreci devam ederken son hamleyi Aydın Büyükşehir Belediyesi yapar ve 2016 yılında Kuşadası’nın sembolü haline gelen değerli araziyi satın alır.
Büyükşehir’in girişimi halkı sevindirse de, bu kez “burada ne yapılacak” kuşkusu başlar. Kuşku dalgasının giderek yayılması üzerine Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu referanduma giderek kararı halka bırakır. 2018 yılında sandıktan çıkan sonuç nettir; Kuşadalı, buranın “yeşil alan” olarak kalmasını istemiştir.
Sandığa giderken, “burasını halkın istediği şekilde değerlendireceğiz” sözünü veren Çerçioğlu, 2019 seçimleri tamamlanıncaya kadar Atatürk’ün isteği üzerine Türk milletinin mülkiyetine geçen arazi konusunda hiçbir adım atmaz. Ancak seçim süreci tamamlandıktan sonra niyet ortaya çıkar. Yeşil alan olması istenen arazi üzerinde belediye hizmet binası ve katlı otopark yapılacaktır. Neticede halka istediği yeşil, suni çimler ve saksıdaki birkaç bodur bitkiden ibaret kalırken ağaçların yükselmesi beklenen bölgeye devasa bir hizmet binası dikilir. Yani Kuşadalı resmen ihanete uğramıştır.
Ama ihanet süreci bununla bitmez. Hizmet binasının tamamlanmasından sonra ikinci bir ihale açılarak alandaki tescilli binaların restorasyonu başlatılır. Proje açıklandığı dönemde, Kültür Merkezi olarak halkın kullanımın açılacağı duyurulan tescilli yapıların alandan İtalyan Bayrağının inmesine vesile olan Kuşadalı Kuvayi Milliye Kahramanı Mahmut Esat Bozkurt anısına bir etnografya müzesi ve yerel tarih müzesi olarak değerlendirilmesi beklenirken, torbadan sürpriz çıktı. Özel olarak restore edilen yapılardan biri, Altın Güvercin yarışmalarının kadrolu sunucusu Okan Bayülgen’e kiralanıverdi! Sonuç; Türk Milleti, Atatürk’ün sahibi olmasını istediği o yapıya girebilmek için para ödemeye mahkum edildi. Bir başka deyişle mülkün sahibi kiracı durumuna düşürüldü.
Eminim ki, Tariş alanındaki her gelişmeyi satır satır yazan tarih, Atatürk’ün emanetine yapılan saygısızlığı da mutlaka yazacaktır. (İ.A)
ADIM ADIM İHANET SÜRECİ:
https://slkhaber.com/turkiye-nin-en-torpilli-mekani-kusadasi-nda-kapilarini-aciyor/
Yanıt Bırak
Yanıtı İptal EtPopüler Haberler
Anket

Hangi haber sitesini daha sık kullanıyorsunuz?
Güncel
Son Yorumlar
-
tarafından Sabiha
Muhteşem yorummmm
-
tarafından Kuşadalı vatandaş
by Serkan diye saçma sapan bir restoran meyhane yaptılar milli parkın içine!!!!!! Çok lazımdı sanki?????? by Serkan nedir ya? Serkan kim?? Gitmiş aynı adam şimdi de Karasu koyunda da plajın üstüne denize sıfır kalana kadar şemsiyeler şezlonglar koymuş parayla veriyor. Böyle bir saçmalık var mı ya????
-
tarafından Bahattin Karakaya
Merhaba, Kuşadası’nda Bir Ağustos tarihinden itibaren misafir olarak kalmaktayım. Daha önceki yıllarda da tatil amaçlı bulundum. Kuşadası’na her gelişimde Dilek Yarım Adası Milli parkına da gitmekteyim. 52 yıl önce İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesinden mezun olarak aynı yıl Orman Genel Müdürlüğü Mersin Orman Bölge Müdürlüğü Mersin Orman İşletme Müdürlüğü Namrun Orman Bölge Şefliğinde göreve başladım. Yedi sene bu bölge müdürlüğünün Mut, Erdemli gibi farklı yerlerinde orman bölge şefliği yaptım. Çalıştığım bölgeden de anlayacağınız gibi yüzlerce orman yangınında bulundum. İlerleyen yıllarda orman İşletme Müdürlüğü hatta Orman Bölge Müdürlüğüne kadar taşrada bulunan bütün görevlerde çalıştım. Büyük küçük yüzlerce yangının söndürülmesinde yangın idare amirliği yaptım. Özgeçmişimden kısaca bahsetmemin nedenine gelince; Meslek duyarlılığı ve doğa sevgisi diyelim. Gördüklerim karşısında panikteyim. Dilek yarımadası harika bir doğal güzellik ama her an kaybedilmekle yüz yüze. Her yanı ormanla kaplı koca bir yarımada. Ama yangın öncesi alınması gereken tedbirlerden hiç birisi alınmamış. Yarım adanın ucundan başlayacak bir yangın Söke’de son bulacaktır. Rüzgarı hiç eksik olmayan bir bölge olması nedeniyle yangın çıktığında durdurmak için şerit açılacak zaman olmayacak ve yangın hızla ilerleyecektir. Halbuki şimdiden yangın şeritleri açılsa şeritlerin iki tarafında yangına dayanıklı türler ile şeritler takviye edilse ve her yıl bu şeritler iki defa temizlense bir yangın çıktığında müdafa hattı hazır olur ve yangın savaşçıları ateşi bu siperlerde bekler. Alevler geldiğinde de itfaiye araçları ve arazözler ile hızlıca söndürürler. Buna karşı hemen şu savunmaya geçişecektir. Efendim milli parklara dokunulamaz. Biz dokunmazsak yangın yok eder. Burada başlayacak bir yangını sürekli batıdan esen bir rüzgar varken ne uçak nede helikopter söndüremez. Bu alanlarda mangal yakılması gibi ateşli piknik yapılmasına izin verilmesi tam bir cinayettir. Şahsi kanaatimce Dilek Yarımadası için orman yangınına karşı acil eylem planı yapılmalı ve hiç vakit kaybetmeden uygulanmaya geçilmelidir. Çünkü bu hali ile Dilek Yarımadası Milli Parkı yanmaya mahkümdür.