clock December 24,2023
Tarım, turizm için de umut oldu

Tarım, turizm için de umut oldu

Konuklarının üretime katkı koymasını sağlayan Çiftlik Turizmi için Türkiye’ye gelen yabancı konuk sayısı her geçen gün artarken, tarım, pandemi nedeniyle doğal yaşamın daha da önemli olduğu şu günlerde, alternatif olarak bir adım daha plana çıkma fırsatı yakaladı…

Kuşadası, turizmin öncülerinden olmasına rağmen turizmde istenen noktaya geldiğini söylemek çok zor. Şu anda bazı istisnaları saymazsak Kuşadası Turizmi deniz-kum-güneş ekseni etrafında dönüyor. Hatta yaşanan pandemi nedeniyle bu eksen de sıkıntıda. Turizmcilerin yıllardır dilinden düşürmediği konudur turizmin çeşitlendirilmesi. Kuşadası’nda da turizmin çeşitlendirilmesi arayışları var tabii ki. Kongre turizmi öneriliyordu ve kongre merkezi yapıldıktan sonra birkaç sosyal aktivite dışında hayvancılık fuarlarına ev sahipliği yaptı. Demek ki bu işte de sıkıntı var. Yaklaşık üç yıldır kapalı güzelim kongre merkezi.

Peki, Kuşadası turizminin deniz-kum-güneş ekseninden çıkartılması başka alternatifler yok mu?  Var tabii ki; önerilen sağlık turizmi, kültür turizmi vb. alternatiflerin dışında yabancıların Agro-turizm adını verdikleri çiftlik-tarım turizmi geliyor.

Türkiye’de çiftlik turizminin tanıtımı yeterince yapılmasa da her yıl yüzlerce yabancı turist tatillerini çiftliklerde geçirmek için Türkiye’ye geliyor. Marmara, Ege ve Doğu Karadeniz gibi pek çok bölgede bulunan bu çiftliklere yabancılar kadar Türkler de ilgi gösteriyor. Çiftlik turizmi ile ilgili çalışmalar ise şu anda Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’nin bir organizasyonu olan TaTuTa ve TEMA tarafından yürütülüyor.

Bu anlamda ilçemizde Değirmen çiftliği de bu doğrultuda çalışmalarını sürdürüyor. Kuşadası için yeterli midir?

Değil. Daha fazla sayıda olması gerekir. Bu turizm şekli konaklama, gezip görme, ürünlerin tadına bakmanın yanında bizzat çiftlikteki tarımsal üretim faaliyetlerine katılma şeklinde tanımlanabilir.  

TaTuTa tarafından yürütülen proje, Türkiye’deki ekolojik tarımla uğraşan çiftlikleri kapsıyor. Tatilinizi ekolojik çiftlikte ziyaretçi olarak kalıp doğanın tadını çıkararak geçirebileceğiniz gibi çiftlik hayatını tanıyarak ve tarlada ya da bahçede çalışarak da geçirebiliyorsunuz.

TEMA tarafından yürütülen proje ise Türkiye’nin el değmemiş doğal güzelliklerini tanımak isteyenleri bekliyor. TEMA’nın yürüttüğü, Türkiye’nin doğallığını koruyabilmiş ender yerlerini tanıtmak ve bu bölgelere erozyonla ve çölleşme bilincini oluşturmak için başlatılan ekoturizm çalışmaları aynı zamanda bölge insanına yeni bir geçim kaynağı oluşturulması amaçlanmış.

Birleşmiş Milletler desteğiyle başlayan TaTuTa projesi, ziyaretçileri ekolojik tarımla uğraşan çiftliklerde ağırlıyor. Köy hayatını ve üretimin nasıl yapıldığını öğrenme fırsatı bulan TaTuTa ziyaretçileri, meyve bahçesinde ya da tarlada çalışma fırsatı bulurken, şehrin gürültüsünde uzak doğayla baş başa huzurlu bir tatil yapma imkânına da kavuşuyor

Bütün bir yıl boyu, şehrin göbeğindeki gökdelenin üst katlarından birinde siyah camlarından gökyüzünü bile göremediğiniz ofisinizden çıkıp bir haftalığına çiftçi olmaya ne dersiniz? Kuşadası’nda zeytin, Selçuk’ta portakal, Rize’de yağmur ormanları içinde fındık hasadı yapabilir, Urfa’da koyun otlatabilir veya Erzincan Kemaliye’de dut bahçelerinde çalışabilirsiniz.

Bir "tarım turisti" olmak için yapılması gerekenler oldukça basit. Öncelikle ziyaretçiler gitmek istedikleri çiftlikleri seçiyorlar. Her çiftliğin ziyaretçi kabul dönemleri var. Ziyaretçi kabul dönemi ve çiftliklerin özelliklerine göre yapılan tercihlerin ardından, konuk mu yoksa gönüllü mü gitmek istediğinize karar veriyorsunuz. Konuk olarak çiftliklere gidenler eko-pansiyon tarzı yerlerde ya da çiftliklerdeki konuk odalarında kalıyorlar. Güneyde deniz kenarındaki bir otelde ya da pansiyonda konaklamak gibi...

Gönüllü olarak çiftlikleri ziyaret etmek isterseniz, hiçbir maddi katkı yapmadan mevsimlik işçi gibi gittiğiniz çiftlikte çalışmanız gerekiyor. Bunun karşılığında çiftlik sahibi size yemek ve kalacak yer veriyor. Tarlada ya da bahçede çalışıp hem ekolojik tarımı öğreniyor hem de salça yapmayı, turşu kurmayı öğrenerek evinize dönüyorsunuz.

Pandemi döneminde doğal yaşamın daha da önemli olduğu şu günlerde tarım turizmi daha da ön plana çıkabilir.

Hadi bakalım Kuşadası Turizmcileri bu konuda Kuşadası’nda neler yapılabileceğini beraberce tartışalım ve bu konuyu hep birlikte geliştirelim.

Tarımcılar tarım tarafıyla ilgilenir, size de turizm tarafıyla ilgilenmek kalıyor…

 

Yanıt Bırak

Yanıtı İptal Et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak.

Bizi Takip Edin

Anket

vote-image

Hangi haber sitesini daha sık kullanıyorsunuz?

17%
83%

Önemli Kategoriler

Son Yorumlar

  • user tarafından Sabiha

    Muhteşem yorummmm

    quoto
  • user tarafından Kuşadalı vatandaş

    by Serkan diye saçma sapan bir restoran meyhane yaptılar milli parkın içine!!!!!! Çok lazımdı sanki?????? by Serkan nedir ya? Serkan kim?? Gitmiş aynı adam şimdi de Karasu koyunda da plajın üstüne denize sıfır kalana kadar şemsiyeler şezlonglar koymuş parayla veriyor. Böyle bir saçmalık var mı ya????

    quoto
  • user tarafından Bahattin Karakaya

    Merhaba, Kuşadası’nda Bir Ağustos tarihinden itibaren misafir olarak kalmaktayım. Daha önceki yıllarda da tatil amaçlı bulundum. Kuşadası’na her gelişimde Dilek Yarım Adası Milli parkına da gitmekteyim. 52 yıl önce İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesinden mezun olarak aynı yıl Orman Genel Müdürlüğü Mersin Orman Bölge Müdürlüğü Mersin Orman İşletme Müdürlüğü Namrun Orman Bölge Şefliğinde göreve başladım. Yedi sene bu bölge müdürlüğünün Mut, Erdemli gibi farklı yerlerinde orman bölge şefliği yaptım. Çalıştığım bölgeden de anlayacağınız gibi yüzlerce orman yangınında bulundum. İlerleyen yıllarda orman İşletme Müdürlüğü hatta Orman Bölge Müdürlüğüne kadar taşrada bulunan bütün görevlerde çalıştım. Büyük küçük yüzlerce yangının söndürülmesinde yangın idare amirliği yaptım. Özgeçmişimden kısaca bahsetmemin nedenine gelince; Meslek duyarlılığı ve doğa sevgisi diyelim. Gördüklerim karşısında panikteyim. Dilek yarımadası harika bir doğal güzellik ama her an kaybedilmekle yüz yüze. Her yanı ormanla kaplı koca bir yarımada. Ama yangın öncesi alınması gereken tedbirlerden hiç birisi alınmamış. Yarım adanın ucundan başlayacak bir yangın Söke’de son bulacaktır. Rüzgarı hiç eksik olmayan bir bölge olması nedeniyle yangın çıktığında durdurmak için şerit açılacak zaman olmayacak ve yangın hızla ilerleyecektir. Halbuki şimdiden yangın şeritleri açılsa şeritlerin iki tarafında yangına dayanıklı türler ile şeritler takviye edilse ve her yıl bu şeritler iki defa temizlense bir yangın çıktığında müdafa hattı hazır olur ve yangın savaşçıları ateşi bu siperlerde bekler. Alevler geldiğinde de itfaiye araçları ve arazözler ile hızlıca söndürürler. Buna karşı hemen şu savunmaya geçişecektir. Efendim milli parklara dokunulamaz. Biz dokunmazsak yangın yok eder. Burada başlayacak bir yangını sürekli batıdan esen bir rüzgar varken ne uçak nede helikopter söndüremez. Bu alanlarda mangal yakılması gibi ateşli piknik yapılmasına izin verilmesi tam bir cinayettir. Şahsi kanaatimce Dilek Yarımadası için orman yangınına karşı acil eylem planı yapılmalı ve hiç vakit kaybetmeden uygulanmaya geçilmelidir. Çünkü bu hali ile Dilek Yarımadası Milli Parkı yanmaya mahkümdür.

    quoto