Korona vakalarının artması nedeniyle uygulamaya koyulan 17 günlük sokağa çıkma yasağı esnaf ve dar gelirli vatandaş için kabus olurken, ekonomik durumu iyi olanlar 5 yıldızlı otellerde tatil keyfi yaşamaya başladı…
Başta işyerlerini açamayacak esnaf olmak üzere dar gelirli vatandaşlar için “kabus”a dönüşen 17 günlük kısıtlama, bu süreyi 5 yıldızlı otellerde konaklama imkanı olanlar için “tatil fırsatına” dönüştü. Yasaklı günler için Kuşadası’nı tercih eden az sayıdaki tatilci, havaların düzelmesiyle birlikte deniz ve havuz sezonunu da erken açma şansı yakaladı.
Kuşadası, pandemi dönemini büyük kentlerde geçirmek istemeyenler için önemli kaçış merkezlerinden biri oldu. Ancak tatilciler ilk tercihlerini kiralık yazlıklardan yana kullanınca 17 günlük paketler açıklayan oteller beklenen doluluğa ulaşamadı. Ne var ki, işletmecileri mutsuz eden bu durum, kısıtlama günleri için lüks otelleri tercih eden misafirler için avantaja dönüştü. Tatilciler, konakladıkları tesislerin tüm olanaklarını diledikleri gibi kullanma fırsatı yakalarken, müşteri sayısının azlığı nedeniyle mesafe kurallarını tehdit edilecek kalabalık ortamlar da oluşmadı. Çoğunluğu İstanbul, Ankara, İzmir ve Denizli gibi kentlerden gelen otel müşterileri, uzun tatilin dönüş öncesinde kendileri için moral olacağını belirterek, tek dileklerinin hava koşullarının süre bitimine böyle devam etmesi olduğunu söylediler.
Yanıt Bırak
Yanıtı İptal EtPopüler Haberler
Anket

Hangi haber sitesini daha sık kullanıyorsunuz?
Güncel
Son Yorumlar
-
tarafından Sabiha
Muhteşem yorummmm
-
tarafından Kuşadalı vatandaş
by Serkan diye saçma sapan bir restoran meyhane yaptılar milli parkın içine!!!!!! Çok lazımdı sanki?????? by Serkan nedir ya? Serkan kim?? Gitmiş aynı adam şimdi de Karasu koyunda da plajın üstüne denize sıfır kalana kadar şemsiyeler şezlonglar koymuş parayla veriyor. Böyle bir saçmalık var mı ya????
-
tarafından Bahattin Karakaya
Merhaba, Kuşadası’nda Bir Ağustos tarihinden itibaren misafir olarak kalmaktayım. Daha önceki yıllarda da tatil amaçlı bulundum. Kuşadası’na her gelişimde Dilek Yarım Adası Milli parkına da gitmekteyim. 52 yıl önce İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesinden mezun olarak aynı yıl Orman Genel Müdürlüğü Mersin Orman Bölge Müdürlüğü Mersin Orman İşletme Müdürlüğü Namrun Orman Bölge Şefliğinde göreve başladım. Yedi sene bu bölge müdürlüğünün Mut, Erdemli gibi farklı yerlerinde orman bölge şefliği yaptım. Çalıştığım bölgeden de anlayacağınız gibi yüzlerce orman yangınında bulundum. İlerleyen yıllarda orman İşletme Müdürlüğü hatta Orman Bölge Müdürlüğüne kadar taşrada bulunan bütün görevlerde çalıştım. Büyük küçük yüzlerce yangının söndürülmesinde yangın idare amirliği yaptım. Özgeçmişimden kısaca bahsetmemin nedenine gelince; Meslek duyarlılığı ve doğa sevgisi diyelim. Gördüklerim karşısında panikteyim. Dilek yarımadası harika bir doğal güzellik ama her an kaybedilmekle yüz yüze. Her yanı ormanla kaplı koca bir yarımada. Ama yangın öncesi alınması gereken tedbirlerden hiç birisi alınmamış. Yarım adanın ucundan başlayacak bir yangın Söke’de son bulacaktır. Rüzgarı hiç eksik olmayan bir bölge olması nedeniyle yangın çıktığında durdurmak için şerit açılacak zaman olmayacak ve yangın hızla ilerleyecektir. Halbuki şimdiden yangın şeritleri açılsa şeritlerin iki tarafında yangına dayanıklı türler ile şeritler takviye edilse ve her yıl bu şeritler iki defa temizlense bir yangın çıktığında müdafa hattı hazır olur ve yangın savaşçıları ateşi bu siperlerde bekler. Alevler geldiğinde de itfaiye araçları ve arazözler ile hızlıca söndürürler. Buna karşı hemen şu savunmaya geçişecektir. Efendim milli parklara dokunulamaz. Biz dokunmazsak yangın yok eder. Burada başlayacak bir yangını sürekli batıdan esen bir rüzgar varken ne uçak nede helikopter söndüremez. Bu alanlarda mangal yakılması gibi ateşli piknik yapılmasına izin verilmesi tam bir cinayettir. Şahsi kanaatimce Dilek Yarımadası için orman yangınına karşı acil eylem planı yapılmalı ve hiç vakit kaybetmeden uygulanmaya geçilmelidir. Çünkü bu hali ile Dilek Yarımadası Milli Parkı yanmaya mahkümdür.