Kuşadası’nın en gözde kumsalı olarak bilinen Yılancıburnu, CHP’li Belediye Meclisi üyesi Tibet Özer tarafından işgal edildi. CHP’li üye, plajı demir çitlerle çevirerek kendi işletmesine dahil ederken, vatandaşın girişine kapattı. Kıyıların halkın ortak kullanım alanı olduğuna dair yasaya rağmen müşterisi olmayanların plajdan yararlanmasına izin vermeyen Tibet Özer’in hukuksuz işgali vatandaşlar tarafından tepkiyle karşılandı.
Yıllardır Kuşadası’nın Yılancıburnu Mevkii’nde faaliyet gösteren CHP’li Tibet Özer’e ait beach clup, geçtiğimiz günlerde demir çitlerle sınırlarını genişleterek halka ait plajı da işletmeye dahil etti. İşletmenin önündeki kumsalı kapatan çitlerin bitim noktasından başlayarak denizin içine yerleştirilen dubalarla da sadece müşterilere özel bir alan yaratıldı. Aynı sahilde denize girebilmek için işletmenin çevresini dolaşmak zorunda kalan vatandaşlar, duruma büyük tepki gösterdi. Tibet Özer’in meclis üyeliğini bir ayrıcalık olarak kullanarak halka ait bir alanı işgal ettiğini belirten vatandaşlar, işletme görevlilerinin gece saatlerinde bile sahilden geçişe izin vermediğini ifade ettiler. Tepkilerini sosyal medyadan dile getiren pek çok Kuşadalı, sorunun çözümü için Belediye’ye defalarca çağrı yaptıklarını ancak kendilerine cevap bile verilmediğine dikkat çektiler. Vatandaşlar, kıyılarla ilgili yasaların uygulanması için Kuşadası Kaymakamlığı’nı göreve çağırdılar.
Yanıt Bırak
Yanıtı İptal EtPopüler Haberler
Anket

Hangi haber sitesini daha sık kullanıyorsunuz?
Güncel
Son Yorumlar
-
tarafından Sabiha
Muhteşem yorummmm
-
tarafından Kuşadalı vatandaş
by Serkan diye saçma sapan bir restoran meyhane yaptılar milli parkın içine!!!!!! Çok lazımdı sanki?????? by Serkan nedir ya? Serkan kim?? Gitmiş aynı adam şimdi de Karasu koyunda da plajın üstüne denize sıfır kalana kadar şemsiyeler şezlonglar koymuş parayla veriyor. Böyle bir saçmalık var mı ya????
-
tarafından Bahattin Karakaya
Merhaba, Kuşadası’nda Bir Ağustos tarihinden itibaren misafir olarak kalmaktayım. Daha önceki yıllarda da tatil amaçlı bulundum. Kuşadası’na her gelişimde Dilek Yarım Adası Milli parkına da gitmekteyim. 52 yıl önce İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesinden mezun olarak aynı yıl Orman Genel Müdürlüğü Mersin Orman Bölge Müdürlüğü Mersin Orman İşletme Müdürlüğü Namrun Orman Bölge Şefliğinde göreve başladım. Yedi sene bu bölge müdürlüğünün Mut, Erdemli gibi farklı yerlerinde orman bölge şefliği yaptım. Çalıştığım bölgeden de anlayacağınız gibi yüzlerce orman yangınında bulundum. İlerleyen yıllarda orman İşletme Müdürlüğü hatta Orman Bölge Müdürlüğüne kadar taşrada bulunan bütün görevlerde çalıştım. Büyük küçük yüzlerce yangının söndürülmesinde yangın idare amirliği yaptım. Özgeçmişimden kısaca bahsetmemin nedenine gelince; Meslek duyarlılığı ve doğa sevgisi diyelim. Gördüklerim karşısında panikteyim. Dilek yarımadası harika bir doğal güzellik ama her an kaybedilmekle yüz yüze. Her yanı ormanla kaplı koca bir yarımada. Ama yangın öncesi alınması gereken tedbirlerden hiç birisi alınmamış. Yarım adanın ucundan başlayacak bir yangın Söke’de son bulacaktır. Rüzgarı hiç eksik olmayan bir bölge olması nedeniyle yangın çıktığında durdurmak için şerit açılacak zaman olmayacak ve yangın hızla ilerleyecektir. Halbuki şimdiden yangın şeritleri açılsa şeritlerin iki tarafında yangına dayanıklı türler ile şeritler takviye edilse ve her yıl bu şeritler iki defa temizlense bir yangın çıktığında müdafa hattı hazır olur ve yangın savaşçıları ateşi bu siperlerde bekler. Alevler geldiğinde de itfaiye araçları ve arazözler ile hızlıca söndürürler. Buna karşı hemen şu savunmaya geçişecektir. Efendim milli parklara dokunulamaz. Biz dokunmazsak yangın yok eder. Burada başlayacak bir yangını sürekli batıdan esen bir rüzgar varken ne uçak nede helikopter söndüremez. Bu alanlarda mangal yakılması gibi ateşli piknik yapılmasına izin verilmesi tam bir cinayettir. Şahsi kanaatimce Dilek Yarımadası için orman yangınına karşı acil eylem planı yapılmalı ve hiç vakit kaybetmeden uygulanmaya geçilmelidir. Çünkü bu hali ile Dilek Yarımadası Milli Parkı yanmaya mahkümdür.