clock December 24,2023
78 yıllık sır aydınlanıyor

78 yıllık sır aydınlanıyor

2. Dünya Savaşı’nda yaşanan ve yıllarca açıklanmayan geri çekilme operasyonunu, Kuşadası Yerel Tarih Grubu’ndan Sedat Onar ortaya çıkardı. Sedat Onar, tarihin bilinmeyenleri arasında sıkışıp kalan sırrı tüm detayları ile sosyal medya hesabından paylaştı. İşte Sedat Onar'ın anlatımıyla gün gün  78 yıllık büyük sır:

“Kuşadalılar’ın büyük çoğunluğu, II.Dünya Savaşında Sisam Adası’nın Naziler tarafından işgal edilmesinden sonra Sisamlıların Kuşadası’na mülteci olarak geldiklerini ve Kuşadalıların mültecilere sahip çıktığını bilir.

Oysa aynı dönemde, Sisam’dan muazzam bir geri çekilme operasyonu vardır. Hiçbir Kuşadalı’nın ruhu duymamıştır.

II.Dünya Savaşı koşullarından dolayı Türkiye ve İngiltere Devletleri arasında gizlilik içinde yürütülmüştür. Kapsamlı araştırmamızı dergimizde yayınlayacağız.

Özetini kısaca sizlere açıklayayım. Hayret edeceksiniz.

1943 yılında Sisam’da İngiliz bir askeri vali, az sayıda İngiliz askeri ve İtalyanlara ait bir garnizon vardır.

Aynı şekilde Sisam Dağlarında Nazi işgalcilerine karşı mücadele eden Yunanlıların büyük saygı duydukları İeros Lochos-Kutsal Birlik (Yunan Özel Kuvvetler Birliği) ile ELAS gerillaları vardır.

Naziler Sisam’a bizzat asker çıkararak işgale karar verir.

Önce, 17 Kasım 1943 günü Sisam ağır bir hava bombardımanına tutulur.

Büyük bir Alman Birliğinin tüm gücüyle Sisam’a saldıracağı anlaşılınca, Sisam’daki güçlerin 19-21 Kasım 1943 günleri geri çekilmesi kararı verilir.

Çekilme Sisam Boğazından Dilek Yarımadası istikametine yapılacaktır.

Bir kısmı Yunanlılara bir kısmı ise Türk Devletinin görevlendirdiği büyük-küçük çok sayıdaki tekne 19 Kasım gecesi Sisam sahillerine yaklaşır.

Sisam’daki:

İngiliz Kuvvetleri,

Yunanlıların Kutsal Birliği,

800 Yunanlı ELAS gerillası,

İtalyan Tümen Komutanı General Mario Soldarelli,

Sisam Metropoliti,

8500 İtalyan askeri

Ve 1200 sivil mülteci, 20 Kasım sabah saatlerine kadar Türkiye’ye geçer.

Ertesi gece yine Sisam’da geri kalanların tahliyesine devam edilir.

Tahliye operasyonu büyük bir gizlilik içinde yapılır.

Türk askeri araçlarına bindirilen İngiliz, İtalyan ve Yunan askerler ve gerillalar, durmaksızın Söke Tren İstasyonunda hazır bekletilen trenle İzmir’e sevk edilir. Bunlardan bir kısmı ülkelerine gönderilirken, Yunan Kutsal Birliği ve gerillaları trenlerle Filistin ve Mısır’a gönderilir.

Türkiye’nin tarafsız olduğu II.Dünya Savaşı’nda kimseye hissettirilmeden ve Hitler’in gazabını üzerimize çekmeden müthiş bir operasyon tamamlanmış olur.

Bu operasyona katılan tekne sahipleri ömürleri boyunca bunu bir sır olarak saklarlar. Tahliyeden ne Güzelçamlılıların ne de Kuşadalıların ne de Almanların haberi olur…”

Yanıt Bırak

Yanıtı İptal Et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak.

Bizi Takip Edin

Anket

vote-image

Hangi haber sitesini daha sık kullanıyorsunuz?

17%
83%

Önemli Kategoriler

Son Yorumlar

  • user tarafından Sabiha

    Muhteşem yorummmm

    quoto
  • user tarafından Kuşadalı vatandaş

    by Serkan diye saçma sapan bir restoran meyhane yaptılar milli parkın içine!!!!!! Çok lazımdı sanki?????? by Serkan nedir ya? Serkan kim?? Gitmiş aynı adam şimdi de Karasu koyunda da plajın üstüne denize sıfır kalana kadar şemsiyeler şezlonglar koymuş parayla veriyor. Böyle bir saçmalık var mı ya????

    quoto
  • user tarafından Bahattin Karakaya

    Merhaba, Kuşadası’nda Bir Ağustos tarihinden itibaren misafir olarak kalmaktayım. Daha önceki yıllarda da tatil amaçlı bulundum. Kuşadası’na her gelişimde Dilek Yarım Adası Milli parkına da gitmekteyim. 52 yıl önce İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesinden mezun olarak aynı yıl Orman Genel Müdürlüğü Mersin Orman Bölge Müdürlüğü Mersin Orman İşletme Müdürlüğü Namrun Orman Bölge Şefliğinde göreve başladım. Yedi sene bu bölge müdürlüğünün Mut, Erdemli gibi farklı yerlerinde orman bölge şefliği yaptım. Çalıştığım bölgeden de anlayacağınız gibi yüzlerce orman yangınında bulundum. İlerleyen yıllarda orman İşletme Müdürlüğü hatta Orman Bölge Müdürlüğüne kadar taşrada bulunan bütün görevlerde çalıştım. Büyük küçük yüzlerce yangının söndürülmesinde yangın idare amirliği yaptım. Özgeçmişimden kısaca bahsetmemin nedenine gelince; Meslek duyarlılığı ve doğa sevgisi diyelim. Gördüklerim karşısında panikteyim. Dilek yarımadası harika bir doğal güzellik ama her an kaybedilmekle yüz yüze. Her yanı ormanla kaplı koca bir yarımada. Ama yangın öncesi alınması gereken tedbirlerden hiç birisi alınmamış. Yarım adanın ucundan başlayacak bir yangın Söke’de son bulacaktır. Rüzgarı hiç eksik olmayan bir bölge olması nedeniyle yangın çıktığında durdurmak için şerit açılacak zaman olmayacak ve yangın hızla ilerleyecektir. Halbuki şimdiden yangın şeritleri açılsa şeritlerin iki tarafında yangına dayanıklı türler ile şeritler takviye edilse ve her yıl bu şeritler iki defa temizlense bir yangın çıktığında müdafa hattı hazır olur ve yangın savaşçıları ateşi bu siperlerde bekler. Alevler geldiğinde de itfaiye araçları ve arazözler ile hızlıca söndürürler. Buna karşı hemen şu savunmaya geçişecektir. Efendim milli parklara dokunulamaz. Biz dokunmazsak yangın yok eder. Burada başlayacak bir yangını sürekli batıdan esen bir rüzgar varken ne uçak nede helikopter söndüremez. Bu alanlarda mangal yakılması gibi ateşli piknik yapılmasına izin verilmesi tam bir cinayettir. Şahsi kanaatimce Dilek Yarımadası için orman yangınına karşı acil eylem planı yapılmalı ve hiç vakit kaybetmeden uygulanmaya geçilmelidir. Çünkü bu hali ile Dilek Yarımadası Milli Parkı yanmaya mahkümdür.

    quoto