Diyetisyen Özge Özbak, sağlıklı yaşam için gerekli olan yürüyüş mesafesi konusunda yapılan bilimsel araştırmaları sizler için masaya yatırdı... İşte sonuç;
Son günlerde haberlerde sıklıkla bahsi geçen bir konu var. ‘Sağlık için 4.400 adım yeterli, 10.000 adıma gerek yok’ deniyor. Peki gerçekten öyle mi? Senelerdir pek çok insanın ulaşmaya çalıştığı 10.000 adım yalnızca bir efsane mi?
10.000 adım kavramı 1965 yılında Japonya’da ortaya çıkan ve dünyaya da Japonya'dan yayılan bir kavram. Japonya’da adı Manpo-Kei’ olan bir pedometre piyasaya sürülüyor ve bunun da anlamı 10.000 adım. Amacı ise Japonların adım sayılarını artırmak. Bu cihazın adı bir pazarlama stratejisi olarak kullanıyor ve çok da başarılı oluyor. Bu başarılı pazarlama stratejisiyle pedometrenin adı tüm dünyaya yayılıyor ve bir noktadan sonra bu bir referans olarak görülmeye başlanıyor.
Bir çok çalışma 10.000 adımı referans olarak almaya başlıyor ve sağlığa faydasını gösteren pek çok çalışma yayınlanıyor. Bu noktada 10.000 adımın rastgele seçildiği ve bilimsellikten uzak olduğunu iddia edenler oluyor ancak bu kavram popülerleştikçe ve çalışmalar yapıldıkça bilimin içine de girebildiğini görüyoruz.
Son günlerde ise Harvard’da yapılmış bir çalışma sıklıkla referans gösterilerek ‘Sağlık için 4.400 adım yeterliymiş’ deniyor.
Çalışmayı incelediğimde, yaş ortalamaları 72 olan kadınlarda günde 4.400 adım atmanın 2.700 adıma göre ölüm riskini anlamlı şekilde düşürdüğü, 7.500 adımdan sonra ise bu riskin anlamlı şekilde değişmediği sonucuna varılmış.
Peki biz bundan ne çıkarabiliriz?
Olabildiğimiz kadar hareketli olmanın sağlığa faydalarını unutmadan ama illa bir hedefe ulaşacağım diye kendimizi çok zorlamadan ve suçlu hissetmeden fiziksel aktivitelerimize devam edebiliriz. 4.400 adım yeterliymiş demek bir çalışmaya bakarak doğru değil.
Zaten çalışma grubu tüm popülasyonu kapsamıyor. Ancak 10.000 hedef koymak sizi çok zorluyor ve imkansız geliyorsa belki de 7.000 adım atmak size daha iyi gelebilir. Çünkü her şeyde olduğu gibi egzersiz de size özel, en iyi egzersiz de keyifle sürdürebildiğiniz.
Yanıt Bırak
Yanıtı İptal EtPopüler Haberler
Anket

Hangi haber sitesini daha sık kullanıyorsunuz?
Güncel
Son Yorumlar
-
tarafından Sabiha
Muhteşem yorummmm
-
tarafından Kuşadalı vatandaş
by Serkan diye saçma sapan bir restoran meyhane yaptılar milli parkın içine!!!!!! Çok lazımdı sanki?????? by Serkan nedir ya? Serkan kim?? Gitmiş aynı adam şimdi de Karasu koyunda da plajın üstüne denize sıfır kalana kadar şemsiyeler şezlonglar koymuş parayla veriyor. Böyle bir saçmalık var mı ya????
-
tarafından Bahattin Karakaya
Merhaba, Kuşadası’nda Bir Ağustos tarihinden itibaren misafir olarak kalmaktayım. Daha önceki yıllarda da tatil amaçlı bulundum. Kuşadası’na her gelişimde Dilek Yarım Adası Milli parkına da gitmekteyim. 52 yıl önce İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesinden mezun olarak aynı yıl Orman Genel Müdürlüğü Mersin Orman Bölge Müdürlüğü Mersin Orman İşletme Müdürlüğü Namrun Orman Bölge Şefliğinde göreve başladım. Yedi sene bu bölge müdürlüğünün Mut, Erdemli gibi farklı yerlerinde orman bölge şefliği yaptım. Çalıştığım bölgeden de anlayacağınız gibi yüzlerce orman yangınında bulundum. İlerleyen yıllarda orman İşletme Müdürlüğü hatta Orman Bölge Müdürlüğüne kadar taşrada bulunan bütün görevlerde çalıştım. Büyük küçük yüzlerce yangının söndürülmesinde yangın idare amirliği yaptım. Özgeçmişimden kısaca bahsetmemin nedenine gelince; Meslek duyarlılığı ve doğa sevgisi diyelim. Gördüklerim karşısında panikteyim. Dilek yarımadası harika bir doğal güzellik ama her an kaybedilmekle yüz yüze. Her yanı ormanla kaplı koca bir yarımada. Ama yangın öncesi alınması gereken tedbirlerden hiç birisi alınmamış. Yarım adanın ucundan başlayacak bir yangın Söke’de son bulacaktır. Rüzgarı hiç eksik olmayan bir bölge olması nedeniyle yangın çıktığında durdurmak için şerit açılacak zaman olmayacak ve yangın hızla ilerleyecektir. Halbuki şimdiden yangın şeritleri açılsa şeritlerin iki tarafında yangına dayanıklı türler ile şeritler takviye edilse ve her yıl bu şeritler iki defa temizlense bir yangın çıktığında müdafa hattı hazır olur ve yangın savaşçıları ateşi bu siperlerde bekler. Alevler geldiğinde de itfaiye araçları ve arazözler ile hızlıca söndürürler. Buna karşı hemen şu savunmaya geçişecektir. Efendim milli parklara dokunulamaz. Biz dokunmazsak yangın yok eder. Burada başlayacak bir yangını sürekli batıdan esen bir rüzgar varken ne uçak nede helikopter söndüremez. Bu alanlarda mangal yakılması gibi ateşli piknik yapılmasına izin verilmesi tam bir cinayettir. Şahsi kanaatimce Dilek Yarımadası için orman yangınına karşı acil eylem planı yapılmalı ve hiç vakit kaybetmeden uygulanmaya geçilmelidir. Çünkü bu hali ile Dilek Yarımadası Milli Parkı yanmaya mahkümdür.